Bütüncül EMDR konusuyla 42. Uluslararası Bütüncül Psikoterapiler Kongresi’ne katıldık. Salonun yoğun ilgisiyle oldukça ilgi gören bu sunumumuzda Bütüncül EMDR’ın etkinliği, klasik EMDR’dan farklılıkları, dinamik terapilerde nasıl çalışıldığı, hangi durumlarda etkili olup hangi durumlarda tercih edilmediği, “ilişki mi teknik mi?” sorularına verilen kapsamlı yanıtlar ile dikkat çeken bir sunum oldu. Bütüncül EMDR Eğitimi yaklaşımının güncel terapötik ihtiyaçlara nasıl yanıt verdiğini anlatırken, hem klinisyenlere hem de terapi sürecinde yeni metodlar arayan uzmanlara geniş bir perspektif sunduk.
Bütüncül EMDR, danışanın yalnızca travmatik anılarına değil, aynı zamanda ilişki örüntülerine, duygusal düzenleme becerilerine, bağlanma ihtiyaçlarına ve kişilik dinamiklerine temas eden çok katmanlı bir yaklaşım olarak öne çıkıyor. Bu nedenle Bütüncül EMDR Eğitimi, uygulayıcıların sadece protokol uygulayan bir terapist olmanın ötesine geçerek, bütüncül formülasyon yapabilen, klinik sezgilerini güçlendiren ve danışanın özgün yapısına göre esneyebilen bir terapi becerisi kazanmalarını sağlıyor.
Sunum boyunca katılımcıların en çok merak ettiği noktaların başında, Bütüncül EMDR’ın hangi durumlarda klasik EMDR’dan daha etkili olduğu ve zorlu vakalarda terapotik ittifakı nasıl güçlendirdiği yer aldı. Dinamik temelli bu modelin; travma, ilişki sorunları, kişilik örüntüleri ve kronikleşmiş semptomlarda nasıl kullanıldığına dair klinik örnekler ise kongreye damgasını vurdu.
Sonuç olarak, Bütüncül EMDR yaklaşımı ve Bütüncül EMDR Eğitimi, modern psikoterapilerin ihtiyaç duyduğu esnek, derinlikli ve bütünsel bakış açısını güçlü şekilde destekleyen bir model olarak öne çıkmaya devam ediyor. Bu yazıda aktaracağımız detaylarla, hem modelin temel prensiplerini hem de terapi pratiğindeki etkilerini daha anlaşılır hale getirmeyi amaçlıyoruz.

